İnsan Evrimi ve Çevre


İnsan Evrimi ve Çevre

45 yaşlarında İstanbul’dan göç ederek Kazdağı’na yerleşmemiz erken verilmiş bir karar gibi görünmüştü önceleri. Ancak bugünlerde doğru karar vermiş olduğumuzu anlıyoruz. İdaköy’e gelen gençlerin bile kent yaşamından kaçmak istediklerini söylüyor olması, bazı işlerin iyi gitmediğinin bir göstergesi olmalıdır.
İnsanoğlu milyon yıllarla ifade edilen bir zaman tünelinden geçerek bugüne gelmiştir. Bu süreyi tümüyle doğal çevrede geçirmiş olduğundan, bu çevrenin hakim yasalarına göre evrimleşmiş ve “modern insan-Homo Sapiens” formunu almıştır. Şimdi ise evrimine temel olan koşulları bir bir kaybetmektedir. “Doğal çevre” hızla yok olurken, aynı hızla gelişen “sanal çevre” onun yerini almaya başlamıştır. Ortamın değişmesi ise ona mutsuzluk getirmektedir. O gizli gizli genlerine işlemiş olan “doğal çevre”yi özlemekte ve aramaktadır.
Aksi halde gençlerin bile ilk fırsatta kenti terketmek istemelerini açıklamak güçtür. Konformist bir yaşam sürdüklerini sanan her yaştan kent insanı, bu yaşam biçiminin ne getirip ne götürdüğünü sorgulamaya başlamış ve kanımızca bu tür bir yaşamın “tuzak” olduğunu düşünmeye başladığından her gün artan bir istekle bu tuzaktan kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştır. Ancak bu zaman dilimi içinde, “çok üretim+çok tüketim=çağdaş insan/çağdaş yaşam” uygulaması “doğal çevre”nin canına okumuş ve kimseler de bunun farkında olmamıştır.
Şimdi sanırız bir yol ayrımına gelmiştir insanoğlu. Ya hızlı üretim ve tüketime dayalı yaşam biçimini sürdürecek ve:
“Doğal çevre’ ölüyor olabilir ancak insan güçlüdür, ölenin yerine daha güzel bir ‘yapay çevre’ yaratılacaktır.” diyecek; ya da sanayileşme-üretim-tüketim çılgınlığına “fren” yaptırarak doğal çevre zararına gelişen olayları kontrol altına alacaktır.
İdaköy olarak bizim düşüncemiz,insanoğlu’nun aklını kullanması ve evrimleştiği doğal çevreden kopmamayı seçmesidir. Atalarımız, milyonlarca yıllık bir süreçte sudan karaya çıkarak radikal bir değişimi başlatmış olabilir. Bugün ise insanın, “doğal çevre”den “sanal çevre”ye geçmesi istenmektedir. Evrimine ters düşen bu kararı alması halinde onun, istenen bu değişimin üstesinden gelemeyerek kendi sonunu getireceğine inanıyoruz.
Sonuç olarak, ayrılmaz parçası olduğumuz “doğal çevre”yi ne pahasına olursa olsun korumanın ve onu aşırı tüketen “modern/çağdaş yaşam” ile arasını bulmanın yollarını aramalıyız diyoruz.